Nurdoğan ARSLAN ERGÜN
Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Sönmez, Türkiye ekonomisinde hemen her kesim için acı reçete döneminin başladığını söyledi.
Ekonominin bel kemiğini oluşturan KOBİ’lerin 2023’te ‘üretim maliyetleri ve tedarik’, ‘yüksek enflasyon ve satın alma gücü’, ‘savaşın ihracat pazarlarına etkisi’ ile ‘finansmana erişim ve kur artışı’ gibi dört temel sorunla karşı karşıya kaldığını dile getiren Sönmez, bu sorunların pek çoğunun 2024’te de devam edeceğini söyledi.
Sönmez’e göre, yüksek enflasyon altında KOBİ kredilerindeki artış hızının sıfır noktasına yaklaşması da üretim çarklarının devamlılığı açısından ciddi bir risk teşkil ediyor. Ekonominin en temel sorununu ‘öngörülebilirlik’ olarak tanımlayan Sönmez, üretim, istihdam, ihracat ve yatırım ortamının iyileştirilmesi ve yatırımcı güveni için alınacak çok yol olduğuna işaret etti.
Orta Vadeli Programı (OVP) “uygulanabilirliği var” şeklinde yorumlayan Sönmez, “Son zamanlarda bankacılık tarafındaki regülasyonlar ve reeskont kredileriyle ilgili gelişmeleri olumlu görüyoruz. Ama hala KOBİ’lerin finansa erişiminde, vadeler ve faizlerle ilgili sıkıntıları var. İş dünyası söylemde değil eylemde öngörülebilirlik istiyor” dedi.
“Yapısal reformlar bir an önce yapılmalı”
Ne yapılırsa yapılsın önce yapısal reformların tamamlanması gerektiğini vurgulayan Sönmez, “Sanayici de yurtdışından gelecek yatırımcı da önünü görebilmeli. Bunun için de başta hukukun üstünlüğünü test etmemiz lazım. Vergi tavandan tabana adil ve eşit dağıtılabilmeli. Bunun için vergi düzenlemeleri yapılmalı. Merkez Bankası gibi kurumlarımız bağımsız ve şeffaf bir şekilde piyasa gereği neyse ona göre işini yapabilmeli ” yorumunu yaptı.
“Acı reçeteyi yaşayacağız”
Sanayicinin 3 yıl boyunca uygulanacak acı reçetenin farkında olduğunu söyleyen Sönmez, şunları söyledi: “Tekrar ayağa kalkmanın bir bedeli olacak. Ama bu bedeli kim ne kadar kaldırabilecek, onu göreceğiz.
Özellikle Anadolu’da KOBİ’ler neler kaybedecek, kimler elenecek, süreç bize gösterecek. Acı reçete yine bize işçilik, enerji, hammadde maliyeti getirecek. En büyük kayıp refah kaybı. Acı reçetenin tavana ve tabana yansıması farklı olabilir ama hepimiz payımızı alacağız.”
Yaşanacak sıkıntıları tanımlarken “kasırga gibi olmayacak” yorumu yapan Sönmez, şöyle devam etti: “Bir anda bir sektörden yüzlerce firma kapanmayacak belki ama her KOBİ’nin endişesi var. Ayakta kalacak işletme sermayesine ihtiyacı var, en az 5 yıl vadeli işletme-yatırım kredisine ihtiyacı var. Teminata dayalı kredi sisteminin yeniden düzenlenmesi gerekiyor. Ayrıca KGF desteklerine ihtiyacımız var.”
“Sermaye ihtiyacı arttı”
Şu anda Türkiye’de yatırım iştahı olduğunu ama yatırım yapılamadığını söyleyen Süleyman Sönmez, “İştah var ama bu vadelerle, bu faizlerle yatırım yapacak güç yok. İşletme kredisine ihtiyaç geçen yıla göre yüzde 200 arttı. Buna bir de stok maliyeti eklendi” dedi. Piyasa vadelerinin de kısaldığını kaydeden Sönmez, 5-6 ay olan vadelerin 2 aya kadar düştüğünü belirtti.
Şu anda hala birçok firmanın borçla döndüğünü dile getiren Sönmez, “Özellikle yüzdürülen firmaların can suyunu keserseniz iyileşmeden yeniden düşüşe geçer. Son çeyreğe girdik önümüzde kritik 2 ay var. Arkasından yerel seçimler var. Zorlu bir süreç bekliyor. Ama sektörlerimiz güçlü, rekabetçi. İhracat iştahı var. Burada kritik konu; sanayi devrimini kaçırdık, yeşil ve dijital dönüşümü kaçırmamalıyız. Burada Türkiye için büyük fırsat var” vurgusu yaptı.
“Her iki çalışandan biri asgari ücretli”
Türkiye’nin asgari ücretle ilgili yapısal bir sorunu olduğunu söyleyen Süleyman Sönmez, “Avrupa’da çalışan nüfusun ortalama yüzde 7’lik bir oranı asgari ücret düzeyinde ücret alırken, Türkiye’de her iki çalışandan birisi asgari ücret ile geçiniyor. Türkiye asgari ücrete mecbur bırakılmış. Bu mecburiyeti geride bırakmak, bu oranı AB seviyelerine getirmek için yüksek katma değerli, yüksek teknolojili üretime odaklanmalıyız” dedi.
“KOBİ’lerin teknoloji ihracatı artmalı”
Yüksek cari açık ile kur-faiz ve enflasyon sarmalının kronik sorun olduğunu söyleyen Sönmez, “Yüksek katma değer yaratmak için üretim ve sanayi odaklı destek ve teşvikler ile teknoloji odaklı ihracatı artırmamız gerekiyor. KOBİ’lerimizin yüzde 0.7 olan yüksek teknoloji ihracatını artıracak akılcı politikalar, ülkemizin de yıllardır aşamadığı yüzde 3’lük yüksek teknoloji bariyerini ortadan kaldıracaktır” diye konuştu.