Recep Baştuğ: KKM’deki çözülme 1 yılda yüzde 50’yi aşar

Garanti BBVA Genel Müdürü Recep Baştuğ, seçimden önce ve sonra yapılan uygulamaların ve regülasyonların çok farklı olduğunu dile getirerek şu an dengelenme ve normalleşme sürecine başlandığını söyledi.

Gazetecilerle bir araya gelen Baştuğ, ortodoks politikalara kademeli bir geçiş olduğunu ve bu geçişi son derece pozitif ve doğru bulduklarını dile getirdi.

Ekonomim’de yer alan habere göre, Kur Korumalı Mevduat’tan TL’ye dönüşüm oranları konusunda Baştuğ, “Bir yıl sonunda kabaca %45-50 gibi bir rakamı eritmiş olacağımızı düşünüyoruz” açıklaması yaptı. Baştuğ, KKM’de gelinen noktayı şu sözlerle açıkladı,

“KKM’de şu anki programda TL’ye dönüşümle alakalı çok net hedeflemeler var. KKM’nin yaklaşık yüzde 30’u TL kaynaklı, yüzde 70’i yabancı para kaynaklı. Burada kaynağı Türk Lirası olan KKM’nin normal Türk Lirası mevduata dönüşümü şu an itibariyle yüzde 50’leri bulmuş durumda. Zaten müşteri Türk lirasındaydı, dövizle pek bir işi yoktu. Bu programa dâhil oldu. Vadesi geldiğinde onlara verdiğimiz faizlerle onlar dönüyor.

‘DÖVİZ HESAPLARINDAKİ DÖNÜŞÜM OLUMLU’

Kaynağı yabancı para olan dövizden dönüşen KKM’nin de vadesi geldikçe yaklaşık yüzde 6’sı TL standart mevduata dönmeye başladı. Başladığımızda bu dönüşüm oranı yüzde 1 idi. Uygulanan politikalar bu istikamette gittiği müddetçe bu oran ufak ufak yukarıya doğru artacak ve bize göre yolda kurla alakalı çok sakin bir seyir, o orta vadeli planda düşünülen kur rakamlarına çok ani hareketler olmazsa bu çözülme bu şekilde devam edecek.

Bir yıl içinde eğer her ay yaklaşık yüzde 6’lık bir dönüşüm gerçekleştirebilirsek, bir yıl sonunda kabaca %45-50 gibi bir rakamı eritmiş olacağımızı düşünüyoruz. Bunun döviz hesaplarındaki dönüşüm olduğunu özellikle belirtmek isterim. Kur korumalı mevduatın TL mevduata dönüşümünde pozitif bir yöne doğru döndük. En azından regülatörlerin de bu konuda mutlu olduğunu söyleyebilirim.

Bir yıl süreyle takvim bu şekilde devam eder ve toplamda mevduatın yüzde 50’si dönüşürse, muhasebesel açıdan olmasa da, biz işin önemli bölümünü bitirmişiz diyebilirim. Geriye kalan kısmı da daha kolay gelir düşüncesindeyiz.

ENFLASYON BİZİ YORUYOR

Baştuğ’a yöneltilen sorular ve yanıtlarından bazıları ise şöyle;

● Enflasyon nasıl bir etki yapıyor sektöre?

– Bankacılık olarak enflasyon aslında en çok bizi yoruyor. Çünkü enflasyona maruz kalan diğer şirketlerden farklı olarak; sabit yatırımlarımız düşük, bizim asıl sermayemiz para. Ve paranın tek korunacağı yer enflasyon kadar getiri elde etmek demek. Geçen yılın ortalama enflasyonu yüzde 72 iken bankacılığın sermaye getirisi yüzde 50’de kaldı. Bu sene de yine yüzde 40 civarında kalacak bir sermaye getirisi var. Tabii bu sermaye getirisi enflasyon karşısında bankaların sermayelerini yitirdiğini gösteriyor. Bizim Türkiye’de yaptığımız bütün kar İspanya’da enflasyon muhasebesi ile konsolide ediliyor. Biz 2022 sene sonunda 58.5 milyar lira kar ettik. İspanya’da bu kar 10 milyar lira. Eğer Türkiye’de enflasyon muhasebesi uygulansaydı oluşacak olan kar bu civardaydı.

Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek’in New York’ta bir toplantıdaki beyanı, enflasyon muhasebesi ile alakalı. Buna geçiş olabileceğini beyan etti. 2024’te böyle bir şeyi umutla bekliyoruz. Çünkü bilançolarımızın gerçeği yansıtmasını istiyoruz. Bankacılık sektöründe böyle bir ihtiyaç var.

UCUZ KREDİ ARTIK MÜMKÜN DEĞİL

● 4 Haziran’da hükümet kurulduğundan bu tarafa iş dünyası finansmana erişimin kolaylaşmadığını söylüyor. Siz ise krediye talep yok diyorsunuz. Bu durumu izah ediyorsunuz?

– Bir kere, herkes ucuz krediye ulaşıma alıştı, bunu vurgulamak isterim. Banka kredi konusunda her zaman aracı konumda. Bir müşteriden parasını alıyoruz, sanayiciye veriyoruz. Biz burada marja bakıyoruz. Maliyet %40 iken, onun üzerine %8 %10 zorunlu karşılık maliyeti de eklenmişken, %50 ile krediyi mâl eden bankalardan %20 ile kredi bekleyenler evet; ulaşamayacaktır. Bir dönem belli grup bankalar çok ucuz krediyi çok uygun şekilde verdi. Biz de verdik ancak daha kısa vadede verdik. Şimdi buna alışan kesim bunu istiyor fakat artık mümkün değil.

Dolayısıyla ucuz krediye ulaşmamak ile krediye ulaşmamak arasında ince bir çizgi olduğunu, ulaşamayanların “ucuza” ulaşamadıklarını düşünüyorum.

YEREL SEÇİMLERİN ETKİLERİ

● Yeni bir seçim dönemi var. Bankacılık sektörüne etkisi olur mu?

– Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın da ifade ettiği gibi, 2024 ve sonrası için çok net görünen bir tablo var. Önümüzdeki seçimden sonra yaklaşık 4 yıl süreçte ülkemizde politik olarak hiçbir gündemin olmadığı bir takvim var. Dolayısıyla seçim sonrasıyla alakalı, mevcut ekonomi politikalarının daha da doğru yönde ve belki de parasal sıkılaştırmada bankaları dahi zorlayacak adımlar atılarak devam edeceğini düşünüyoruz. Bankalar açısından 2024 yılında kârlılıklar bu yılın bir miktar üstünde olabilir ancak yine de enflasyonun bir miktar altında kalır.

EKONOMİ YÖNETİMİYLE İLİŞKİLER

● Yeni ekonomi yönetimiyle ilişkileriniz nasıl?

– Bizi çok iyi anlayan ve bu konuda bizimle aynı resmi gören bir yönetim anlayışı var şu an. Ama; biz hiçbir dönem, hiçbir regülatörle iletişim konusunda sorun yaşamadık dün de bugün de. Bugün uygulanan politikalarla alakalı söyleyebileceğim şey; Merkez Bankası’nın, BDDK’nın, Maliye Bakanlığı’nın aldığı kararların, bizi sevk ettikleri yönün son derece doğru, alınan kararların da çok yerinde olduğunu düşünüyoruz. Bildiğim kadarıyla bankacı arkadaşlarım da, diğer bankalar da benzer görüşlere sahip sadece bu kısmını söyleyebiliriz. (HABER MERKEZİ)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir